*Futbol Kitapları Serisi 4 / Johan Cruyff - Benim Oyunum.

Sporcu ya da sanatçı biyografilerinde, hayatı anlatılan kişinin fakir bir aileden ya da fakir bir mahalleden çıkıyor olmasına şaşırmayız, alışmışızdır çünkü. Asıl meseleye gelene kadar birsürü maddi ve sosyal sorun okumak zorunda kalırız. Sonra birden baht dönüşü yaşanır. Sihirli bir el değer ya da gökten zembille biri iner ve her şey yoluna girer. Bir zamanlar üç doların hesabını yapan adam ya da kadın başarı basamaklarını hızla çıkıp zengin olmuştur.

Cruyff'un hikâyesi böyle değil, belki de bu yüzden özel ve dikkat çekici.

Hikâyeyi iki kısma ayırmak gerekiyor: oyuncu Cuyff ve kendi deyimiyle çalıştırıcı Cruyff..

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor, kitabı ilk elime aldığımda, oyuna dâir inanılmaz şeyler okuyacağımı, sır değerinde birtakım taktiksel bilgiler öğreneceğimi düşünüyordum. Haksız da değilim, Cruyff tek başına futbol denen sporun dna'sı ile oynamış bir adam, biyografisine "Benim Oyunum" diyebilecek özgüvene sahip.. 

Buradaki "Benim Oyunum" ifadesini iyi anlamak lazım, bu "benim tarzım" anlamında bir ifade değil, bizzat oyunun kendisi sahiplenen bir ifade..

Oyuncu olduğu dönemi anlattığı kısımlarda oyuna ve taktiğe dair beyin fırtınalarının olduğu bazı pasajlar var ama bunlar zaten Cruyff'u, Total Futbol'u ya da onun öğrencilerini biraz olsun tanıyanlar için sırada şeyler, çalıştırıcılığını anlattığı dönemde daha farklı şeyler okumayı bekliyordum.

Kitabın bu ikinci kısmı diyebileceğim bölümünde sonu gelmez bir "bürokrasi trafiği "okuyoruz. Cruyff'un başka teknik adamlarla, yöneticilerle, başkanlarla yaşadığı sorunlar, Barcelona'nın başındayken oğlu Jordi'ye adil bir şekilde takımda yer yermeye çalışması, katıldığı ve organize ettiği yardım faaliyetleri, onursal başkanlık tecrübeleri vs.

Sahanın içi neredeyse yok denecek kadar az.

Ferguson'un oto-biyografisini okuyanlar bilir. Sir, kariyerinin ilk maçından başlar, Manchester United'taki son maçına kadar, tamamen sahanın içinde kalarak, "oyun" ile bir hesaplaşmaya girer, futbolcuları, aldığı kararları, sevinçlerini, hüzünlerini, zaferlerini, hezimetlerini her şeyi kritik eder.

Cruyff'ta ne yazık ki bu yok.. Bu sebeple futbolcu Cruyff ile, çalıştırıcı Cruyff'un aksine daha çok bağ kurdum ve daha çok sevdim.

Ama yine de başta da söylediğim gibi, Amsterdam gibi Avrupa'nın göbeğinde doğmuş, 5 yaşında Ajax'ın kapısından girmiş bir spor adamın hayatını okumak güzel..

 "-Futbolu beyninle oynarsın; bacaklarını koşmak için kullanırsın!" 

 -Johan Cruyff 

Yorumlar