Sporting, dün akşam Ruben Amorim'in yokluğunda çıktığı Santa Clara deplasmanından 3 - 2'lik mağlubiyetle ayrıldı.
Ancak ben bu yazıda, sonuçtan ya da genel bir Sporting değerlendirmesinden ziyade bu maçta dikkatimi çeken noktalara değinmek istiyorum. Bu sebeple ilk olarak başlangıç 11'ini verelim:
Adan
Neto - Coates - M. Reis
Esgaio - Palhinha - Matheus N. - N. Santos
P. Gonçalves - Paulinho - Sarabia
Başlangıç 11'inin saha içindeki görüntüsü ise şu şekilde:
Görüldüğü üzere kanat bekleri Esgaio ve Nuno Santos ve kaleci Adan haricindeki 8 oyuncu, yukarıda çizilen dikdörtgenin içinde oynuyor.
Sporting, yoğun bir pres ve yüksek tempo takımı değil, daha çok topa sahip olmak ve oyunu düşük tempoda rakibe kabul ettirmek isteyen bir takım, bu sebeple hücumda başlangıcı genelde kaleci Adan'dan "kısa pas" ile yapıyorlar. Kanat bekleri takım topa sahipken ve hücuma çıkacakken kendi yarı sahalarını geçmiş, ileri üçlüyü genişletmeye gitmiş oluyorlar. Orta sahadaki iki pivottan Palhinha daha defans üçlüsüne yakın bir poziyon alırken, Matheus N. daha çok hücum üçlüsüne yakın bir pozisyon alıyor:
Yukarıda da belirttiğim gibi oyuna Adan ile çıkılıyor, stoper bloğunun ilerisinde Palhinha var ve kanat bekler rakibin defans çizgisine kadar çıkmış durumda..
Yerleşimi bu fotoğrafta çok daha net görüyoruz..
İlerleyen dakikalarda da aynı durum karşımıza çıkmaya devam ediyor.
Kanat beklerinin bu derece önde konumlanması günümüz futbolunun, liglerin şampiyonluğa oynayan takımlarını düşündüğümüzde, artık bir gereklilik.. Bu durum sadece üçlü defans oynayan takımlarda da karşımıza çıkmıyor, Real Madrid, Bayern, Liverpool vs. gibi takımlar dörtlü defans oynamasına rağmen bek oyuncuları hücumda, sürekli olarak rakibin defans çizgisine kadar çıkıyor.
Bir de M. City gibi bekleri hem yukarıda bahsi geçen takımlar gibi ileri çıkarıp hem de orta saha gibi içeride konumlandıran takımlar var. Chilwell sakatlanana kadar Tuchel de Reece James ile beraber, iki kanat bekini çok fazla orta sahaya çekerek kullanıyordu.
Sporting de ise bu durum çok fazla karşımıza çıkmıyor. Kanat bekleri sadece, hücumda takımı genişletmek, defansta da geri gelip kapatma görevini yapıyorlar.
Orta sahaya ya da çizgiden içeriye sadece rakibin kontra ataklarında oyuncu kovalamak için giriyorlar.
Top rakibe geçtiğinde ise ilerideki üçlü, agresif olmaya gölge bir prese başlıyor, rakibin orta sahasından bir oyuncu defans üçlüsüne top almak için yaklaşırsa onu da Matheus N. kovalıyor:
Başta söylemiştim, Sporting yoğun bir pres ve yüksek tempo takımı değil, rakibi karşılarken de bu tutumu sürdürüyorlar, agresifliklerini ve yoğun presi, aralık ayında oynanan Benfica ya da Şampiyonlar Ligi'nde oynadıkları Dortmund ve Beşiktaş maçlarında gördük ama ligde biraz daha alt seviye olan takımlara karşı daha sakin kalmayı tercih ediyorlar.
Bu fotoğrafta da yukarıda bahsettiğim presi çok daha net görüyoruz..
İleri üçlü hakkında şunu da belirtmek istiyorum. Paulinho zaten en uçta oynuyor, onun arkasında oynayan Pedro Gonçalves ve Sarabia, kenarlara açılmıyor, bek de kovalamıyor, Paulinho ile beraber daha kompakt bir şekilde hareket ediyor. Geriye sadece Palhinha ve Matheus Nunes'e pas istasyonu olmak için geliyorlar. Yani ilk görseldeki dikdörtgenin içinden çıkmıyorlar.
Bunun sebebi olarak da Pedro Gonçalves ve Sarabia, geniş alan oyuncusundan ya da dayanıklılığıyla öne çıkan değil, daha çok pırpır ve ceza sahası içinde yetenekleri üst seviyeye çıkan oyunculardan ki zaten Sporting'in ikinci yarının başındaki golü de Gonçalves'in ceza sahası içine gönderdiği uzun topa Sarabia'nın yaptığı yaptığı yarım vole vuruşuyla geldi..
Bu sebeple zaten Nuno Santos ve Esgaio kenarları domine ettiği için Sarabia ve Gonçalves'e geniş alanda çok rol vermeyi Amorim tercih etmiyor.
*
Bunlar Sporting'in Santa Clara maçındaki genel oyununa dair gözlemlerimdi.
Başka detaylar da gözüme çarptı. Sporting serbest vuruşlarda şöyle bir şey yapıyor. Genelde topun başına Sarabia ve Gonçalves geliyor. İkisinden biri vuruşu yapmak için koşuyor ve sonra vazgeçiyor gibi yapıp geri dönüyor ve vuruşu diğer oyuncu kullanıyor. Önceden izlediğim Sporting maçlarında bu olmuş muydu, hatırlamıyorum, bu sebeple bu yöntem sadece Santa Clara'ya özel de uygulanmış olabilir.
Çünkü Amorim, duran top organizasyonlarına ne kadar önem verdiğini, Vodafone Park'taki Beşiktaş maçında gösterdi. Sadece bu bile Sporting maçlarında duran toplara ayrı bir gözle bakmaya yeter.
*
Sporting'in defans anlamında en büyük zaafı çok kolay gol yemesi, bunda bahsi geçen agresifliğin eksikliği ve anlık konsantrasyon kayıplarının etkisi var. Santa Clara'nın ilk yarıda direk dibinden dışarı giden top harici, doksan dakika boyunca organize başka hiçbir atağı olmamasına rağmen üç gol buldu. Bu sebeple Sporting'in set hücumundan ziyade kontra atağa ve çabuk oyunculara karşı zaafı olduğu ortada ki buna Ajax maçlarında aldıkları mağlubiyetleri de örnek gösterebiliriz.
Başka yazının konusu muhakkak Sporting'in "defans" oyununu olacak..
Şimdilik bu kadar..
M. City maçlarını şimdiden çok merak ediyorum..
Yorumlar
Yorum Gönder