*instagram: metalikercan
Milli maç arasından sonraki fikstürde, Premier Lig'de en merak ettiğim karşılaşma "Leicester City - Manchester City" karşılaşmasıydı.
Özellikle Manchester City açısından bu maç çok önemliydi çünkü ligin ilk maçında Tottenham deplasmanından puansız döndüler, devamındaki Norwich ve Arsenal maçlarını rakiplerinin zayıflığı nedeniyle erken kopardılar. Bu yüzden Pep Guardiola yeni sezondaki oyununu tam anlamıyla test edemediği gibi biz seyircilere de izletemedi.
Manchester City, Leicester deplasmanına şöyle bir 11 ile çıktı:
Ederson
Walker - Diaz - Laporte - Cancelo
İlkay - Rodri - B. Silva
G. Jesus - Ferran - Grealish
Maç yoğun City baskısıyla başladı, bu baskıda özellikle forvetin kenarlarındaki Grealish ve Jesus'un açılıp Leicester defansını genişletmesi, Walker ve Cancelo'nun ileri çıkarak orta saha gibi oyuna katılması etkili oldu. Ama zaten bunlar City oyununda alışık olduğumuz durumlar.
Bu maçta dikkatimi çeken husus ise Bernardo Silva'nın üstlendiği rol..
Her ne kadar Bernardo Silva maç öncesi 11'ler verilirken 4 - 3 - 3'ün sol içi gibi gösteriliyorsa da, maçın içinde, aşağıda gösterilen taralı alanda sonsuz bir özgürlükle oynuyor:
Bazen ileri çıkıp, çizgiye açılan Grealish ve en uçtaki Ferran Torres'in arasına girerek ileri üçlüyü
Jesus - Ferran - B.Silva - Grealish
şeklinde "dörtlü"ye tamamlıyor. Bu durum takımın Leicester defansına karşı daha fazla adamla pres yapmasını sağlıyor, bunun sonucunda da Leicester City oyuncuları, topla çıkarken pas tercihi ve yön konusunda düşünmek zorunda kalıyor, bu düşünme süresi uzadığında da yanlış kararlar verme ve hata yapma ihtimalleri fazlasıyla artıyor.
Bernardo Silva'nın baskıya katıldığı anları aşadığıdaki fotoğraflarda da görebiliriz, kendisi sarı daire içinde gösteriliyor:
Özellikle 44. dakikadaki baskıda Cityli oyuncuların Leicester'ın defans ve orta saha bloğunun arasına olduğu gibi yerleştiğini görüyoruz:
Maçın ikinci yarısının başında da aynı şekilde baskı devam ediyor:
Manchester City'nin topu kazanıp hücuma geçtiği anlarda ise Bernardo Silva'yı sürekli Grealish ile beraber görüyoruz. Özellikle ilk yarının büyük bölümünde City ataklarını sol kanattan, bu ikilinin bulunduğu yerden geliştirmeye çalıştı. Bunda Çağlar'ın milli takımdan demoralize dönmüş olması ve formsuzluğunu, Pep'in değerlendirmek isteyişi etkili olmuş olabilir ki bu düşüncesinde de başarılı oldu, çünkü ilk yarının sonundaki gol de Çağlar'ın olduğu taraftan geldi.
Aynı zamanda Bernardo Silva ile Grealish, City hücumlarında zaman zaman yer değiştirerek oynadılar. Grealish'in topla içeri kat ettiği ya da ceza sahasına girdiği anlarda, Bernardo Silva kenar oyuncusu gibi kendini çizgiye yerleştirdi. Bu durumu da aşağıdaki fotoğraflarda görebiliriz:
Buradaki fotoğtafta da atak sonlanmış olmasına rağmen Bernardo Silva çizgide, Grealish ortada kalmaya devam ediyor:
Leicester City ise City'nin bu baskısını fırsat buldukça kısa paslarla, hızlı kontralara çıkarak kırmaya çalıştı, maçın 8. dakikasında sağ kanatta boş alan bulan Vardy'nin ortaya çevirdiği top City'nin maçın başında kalesinde gördüğü en ciddi tehlikeydi.
Brendan Rodgers, 73. dakikada, takımına dinamizm katmak ve hızlı çıkışları çoğaltabilmek için oyuna Lookman ve Iheanacho'yu soktu. Ve amacına da ulaştı, özellikle Iheanacho'nun ayakta kalıp, boş alana attığı pas sonucu Lookman'ın Ederson ile karşı karşıya kaldığı an, Leicester City'nin ikinci yarıda, akan oyunda, kalesinde gördüğü en ciddi pozisyonuydu.
Oyuncu değişiklikleri sonucu City geriye yaslanınca, Bernardo Silva'nın bu sefer, sürpriz oyuncu olarak rakip defansa tek başına pres yaptığı anlara şahit olduk, buradaki amaç geriye yaslanılmış olunsa da Leicester'a rahat top çevirme şansı vermemektir.
Bu durumu da aşağıdaki fotoğrafta görebiliriz:
Bernardo Silva hakkında yazdıklarım 84. dakikaya kadar devam etti.
84. dakikada oyuna Gabriel Jesus yerine Fernandinho girince, Bernardo Silva sağ kanada Jesus'un yerine kaydırıldı. Fernandinho da orta sahada bir direnç olarak maçın son bölümünde sahada bulundu.
Her ne kadar Bernardo Silva'nın Grealish ile beraber maç içinde üstlendiği rol önemli olsa da Leicester'ın maça ağırlığını koyamaması, Ferran Torres'in ileri uçtaki etkisizliği, Manchester City'nin tam anlamıyla oyununu bize gösterebildi mi, emin değilim, ancak şu kesin ki Pep Guardiola'nın bir an önca santrafor katkısı almaya başlaması gerekiyor.
Ayrıca Kevin De Bruyne'nin de bir an önce dönmesi lazım.
Ancak tüm bunlara rağmen Manchester City hâlâ, Chelsea ile beraber en büyük iki şampiyonluk favorimden biri.
Yorumlar
Yorum Gönder