*Spalletti'nin Napoli'deki Yedi Maçlık Başlangıç Serüveni.

instagram: metalikercan

Aslında Maurizio Sarri'nin Lazio'su hakkında bir şeyler yazmak istiyordum ama o kadar istikrarsız sonuçlar alıp o kadar istikrarsız oyunlar koyuyorlar ki sahaya, vazgeçtim. Onları milli ara sonrasına bırakıp odağımı, lige 7'de 7 ile, son derece görkemli bir giriş yapan Napoli'ye çevirdim.

Bu sebeple, milli ara öncesindeki son karşılaşmaları olan Fiorentina maçı genelinde olmak üzere, Napoli'nin yedi maçlık başlangıç serüvenine değinmek istiyorum.


Öncelikle Fiorentina maçındaki ilk 11'lerini vererek başlayalım:

 Ospina 

 Di Lorenzo - Rrahmani - Koulibaly - Mario Rui 

 Zielinski - F. Ruiz - Anguissa 

 İnsigne - Osimhen - Lozano 

Başlangıç 11'leri maçlara göre farklılık gösterebiliyor, bazen Lozano yerine Politano'yu, Ospina yerine Meret'i ya da Rrahmani yerine Manolas'ı görebiliyoruz ama oynanan klasik diyebileceğimiz  4 - 3 - 3  hiç değişmiyor.

Takım Fiorentina maçına yoğun bir ön alan baskısıyla başlıyor. Baskının başını en uçtaki Osimhen çekiyor, Fiorentina'nın iki stoperinden biri topu aldığı an Osimhen ileri çıkıyor, diğer stopere de presi orta sahadan gelen Zielinski yapıyor. Bu durum, -birazdan fotoğraflarla da göstereceğiz, Pep Guardiola'nın bu sezon Bernardo Silva'yı kullanışına çok benziyor. Şöyleki, iki takımda da ileri üçlünün kenarları rakip defansı genişletmek için kenara açılıyor, en uçta dokuz ya da sahte dokuz pozisyonundaki isme de orta üçlünün bir üyesi sürekli desteğe geliyor, bu isim City'de "Bernardo Silva", Napoli'de ise "Zielinski" oluyor:

Görüldüğü üzere ikinci stopere pres yapmak için orta üçlüden "Zielinski" öne çıkıyor..

Burada ileri çıkmaya çalışan Fiorentina defansı "Zielinski" ile karşılaşıyor..

Son fotoğrafta ise yukarıda anlattıklarımı çok daha net bir şekilde görüyoruz, İnsigne sola açılmış, Lozano ise sağ açılmış ve topla buluşmuş, Zielinski de Osimhen ile birlikte rakip defansın ortasını rahatsız etmekle meşgul.

Başta Zielinski - B. Silva ikilisinin kullanımlarının benzerliğinden dolayı City örneği verdim ancak şimdi Napoli'yi Manchester City'den ayıran en önemli noktaya gelelim. Napoli bu ön alan presini "topu kapmak" için yapmıyor, yani "sürekli" ve hiç bitmeyen bir pres var ama bu pres "agresif" bir pres değil, gölge olmak ve takip etmek üzerine olan bir pres..

Peki Napoli'nin presi ne zaman sertleşiyor? Rakip, ilk presi kırıp bir şekilde yarı sahayı geçtiğinde.. Napoli, sadece top kendi sahasına geçtiği zaman "topu kapmak" üzerine rakip oyuncuların üzerine gidiyor.

Bunun sebebi de şu, Napoli topa sahip olmak istemiyor! Bu sebeple rakip defansa presi ön alan oyuncularıyla yaparken, kendi stoperlerini ve beklerini gerekmedikçe ileri çıkarmıyor, bu sebeple rakip yarı alana da çok fazla yerleşmiyor.

Peki Napoli kendi yarı sahasında topu kaptığı zaman ne yapıyor?

Uygun fırsatı bulur bulmaz, hiç vakit kaybetmeden topu, iki kenar oyuncusundan birine uzun oynayarak aktarmaya çalışıyor. Duruma göre boşluk varsa tercihlerini Osimhen'den yana da kullanıyorlar. İlk golü atmalarını sağlayan penaltıyı da bu dediğim yöntem ile kazanıyorlar:

Görüldüğü üzere rakip yarı sahaya yerleşmiş bir Napoli var ancak atak geliştiremiyorlar ve Fabian Ruiz, arkadaşına geriye oynamasını gösteren bir işaret yapıyor. Ve o andan itibaren Napoli adım adım geri çekilip, Fiorentina'yı üstüne getiriyor:

Topu Ospina'ya kadar getirip, Fiorentina'yı üstlerine çektikten sonra da fırsat buldukları ilk an uzun oynayarak Osimhen'i topla buluşturuyorlar:

Osimhen de ceza sahasına girince penaltıyı takımına kazandırıyor. Ancak top iki kenar oyuncusundan birine gelirse atak genellikle üç türlü şekilleniyor. Topu alan oyuncu ya içeri kat edip uzak direğe şu atıyor ya kanattaki diğer oyuncuya diyagonal pas atıyor ya da çizgiye inip yerden içeriye çeviriyor:

Fotoğrafta, 23 Eylül'de oynanan Sampdoria maçında İnsigne'nin uzak direğe gönderdiği ama golle sonuçlanmaya şutunu görüyoruz.

Yukarıdaki iki fotoğrafta ise, yine Sampdoria maçında, Lozano'nun İnsigne'ye diyagonal bir pas atıyor, İnsigne de topu geriden gelen Fabian Ruiz'in önüne yuvarlıyor ve Ruiz'in direk dibine yolladığı net şut ile Napoli ikinci golü buluyor.

*

Spalletti'nin oynattığı bu oyunda yükün büyük bölümü öndeki altılı bloğa biniyor. Bu sebeple Fiorentina maçında beş oyuncu değişikliğinin hepsi bu bölgede kullanıldı. Ligdeki ilk altı maça bakıldığında da istisnalar dışında, değişikliklerin aynı şekilde gerçekleştiğini ve ilerideki üç oyuncunun mutlaka çıktığını görüyoruz. Çünkü aynı oyuncuların, bu "sürekli" presi 90 dakika kaldırmaları mümkün değil, fiziken kaldırsalar bile aynı kalitede yapmaları mümkün değil.

Fiorentina maçında da 57. dakikada Zielinski yerine Elif Elmas, Lozano yerine de Politano oyuna dahil oldu. Elif Elmas aynı Zielinski gibi preste Osimhen'e yardıma gitti. Oyun planında hiçbir değişiklik olmadı aynı şekilde daha taze oyuncularla devam etti.

70. dakikada bu sefer İnsigne çıkıp yerine Demme oyuna dahil oldu. Bu değişiklik sonucunda İnsigne'nin yerine Elif geçti, Elif'in Zielinski'den aldığı rolü bu sefer Fabian Ruiz üstlendi, Demme de geride Fabian Ruiz'in boşalttığı alana geçti.

Söylediğim gibi Spalletti'nin yaptığı tüm bu değişiklikler ve oyuncu kaydırmaları ön alan presinin kesilmemesi yönünde..

*

Juventus yazımda büyük takımlar ve teknik direktörleri için sezonun çözülmesi gereken ilk konusu, "güçlü başlangıç oyunu" bulmaktır diye yazmıştım.

Spalletti, bulduğu güçlü başlangıç oyunu sayesinde kayıp vermeden yedi maçlık periyodu tamamladı. Bu çok değerlidir ama Juventus hariç, tam anlamıyla rakibi diyebileceğimiz hiçbir takımla maç yapmadıkları da unutulmamalı.

Şu kesin ki bu oyun bir yerde, birileri tarafından çözülecek, bu hangi hoca ve takımına denk gelir bilemeyiz, bu sebeple, Spalletti'nin o kaçınılmaz çözülmeye vereceği cevabı beklemekten başka çaremiz, ne yazık ki yok!

Yorumlar