*Vefa Serisi 1 - Jean Tigana!

instagram: metalikercan

Jean Tigana, Beşiktaş'a 2005 - 2006 sezonunun ortasında geldi.

Kendisinden önce takımın başında, 2004 - 2005 sezonunun ortasında Del Bosque'nin bıraktığı enkazın üstüne gelen ve bu sebeple yaptığı her dokunuş olumlu gözüken, bir de bu dokunuşları kalecisiz Kadıköy galibiyetiyle taçlandıran Rıza Çalımbay vardı.

Ancak Rıza Çalımbay yönetimindeki Beşiktaş, yeni sezonda, daha kasım ayı gelmeden lider Fenerbahçe'nin 11 puan gerisine düşmüş, Uefa'da da Sevilla'dan 3 - 0 gibi skordan ziyade oyun olarak çok ağır olan bir malubiyet almıştı.

Sezon başı transfer edilen Ailton ve Kleberson'dan gereken verim de alınamamıştı. Kısacası Beşiktaş kısa vadede taraftarına olumlu hiçbir ışık vermiyordu.

Tigana böyle bir ortamda geldi.


Beşiktaş kendisinin ismini ilk açıkladığında babam önce "Çok büyük futbolcuydu.." şeklinde bir yorum yapmıştı, sonra da "Zidane'ı bu adam keşfetti işte.." demişti.

Zidane'ı keşfetmek.. Futbolculuğu umrumda değildi ama bu cümle beni çok fazla etkilemişti. Bu sebeple, ağzından kürdanı eksik olmayan, kavruk tenli bu adama, daha serüvenimiz başlamadan sempati duymaya başlamıştım.

*

Türkiye'de büyük takımlar için başarı, "lig şampiyonluğuna" endekslidir. Yarışmacı olmak, şartlara rağmen iyi oyunlar ortaya koymak, sınırları zorlamak, genç oyunculara şans vermek gibi şeyler, kulağa hoş gelir ancak sezon sonu geldiğinde dikkate alınan tek şey, takımın şampiyon olup olamadığıdır. 

Bu sebeple, Türkiye'de ortalama bir futbolsevere Tigana'yı sorduğunuzda büyük ihtimalle size iyi teknik direktör "olmadığını" söyleyecektir.

Bakalım gerçekten öyle mi..

Tigana, Beşiktaş'ı 1,5 sene gibi kısa sayılabilecek bir süre çalıştırdı. Sadece bir kez sezon başı kampı yaptırabildi, onda da istediği tarz oyuncuları takıma kazandıramadı.

Hiç umut yokmuş gibi gözüken 2005 - 2006 sezonunun sonunda, şampiyonluğu da son hafta kaçıracak olan Fenerbahçe'yi, İzmir'de, uzatmalarda 3 - 2 yenerek Beşiktaş'a Türkiye Kupası'nı kazandırdı. Devre arasında takıma kazandırdığı üç oyuncudan biri olan Gökhan Güleç (-diğer ikisi: Bobo ve Tomas Jun) bu maçta attığı golle önemli katkı verdi.


Bir sonraki sezonun açılışında Almanya'da oynanan ilk Süper Kupa'yı da Galatasaray'ı 1 - 0 yenerek aldı.

Daha gerçek anlamdaki ilk ve tek sezonuna başlamadan "iki kupa" almış bir teknik direktörden bahsediyoruz aslında. Ancak başta da söylediğim gibi Türkiye'de başarı "lig şampiyonluğuna" endeksli.. Sadece Beşiktaş özelinde değil, Türkiye'de kupa şampiyonlukları, kazanan bir Anadolu takımı değilse, küçümsenir, Eric Gerets'in "Türkiye Kupası'na prim koydurtmaması", dönemin Galatasaray yöneticisi, Bülent Tulun tarafından "vizyon örneği" olarak gösterilir veya Beşiktaş, olaylı bir maç sonucu Fenerbahçe'ye elenince dönemin başkanı Fikret Orman tarafından organizasyon "Süt Kupası" olarak tanımlanır.

Halbuki Fatih Terim'in 2000'deki Türkiye Kupası finalinden önce maçı ciddiye almayan öğrencilerine yaptığı konuşmada söylediği gibi "hem takımın tarihine hem de kendi tarihine bir kupa kazandırmak.." bu hiçbir şekilde küçümsenemez..

*

2006 - 2007 sezonuna gelirsek öncelikle Beşiktaş'ın yarıştığı Fenerbahçe'den bahsetmek gerekiyor..

Bir önceki sezon kupayı Beşiktaş'a, ligi de son derece trajik bir şekilde, Denizli'de, Galatasaray'a kaptıran Fenerbahçe, aynı zamanda 100. yılı olan bu sezona, takımın başına Zico'yu getirerek başladı. Kadroya da Kezman, Deivid, Lugano, Edu dörtlüsünü ve Beşiktaş'tan da Tümer'i transfer etti.

Beşiktaş ise Fenerbahçe'den Nobre'yi, Basel'den Cola Turka sponsorluğu sayesinde Delgado'yu, kaleye Runje'yi transfer etti. Bunların yanında iki tane de genç futbolcuyu kadrosuna kattı. Bunlardan ilki Serdar Kurtuluş, ikincisi de Burak Yılmaz..

O zamanlar çok da idrak edemiyorduk, hatta Tigana'yı takımı "korkak oynatmak" ile suçluyorduk ama bugün geri dönüp bakınca ne kadar kısıtlı şartlarda ne kadar zor bir umudu son haftalara kadar sabırla taşıdığını görüyorum.

Sadece mevkilere göre yapacağımız birkaç kıyaslama bile bu durumu daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Şöyleki Fenerbahçe'nin orta saha ikilisinde "Aurelio - Appiah" ikilisi oynarken, Tigana "Koray Avcı - Serdar Kurtuluş" ikilisini oynaktmak zorunda kalıyordu. Ki Serdar Kurtuluş, o mevkide, son derece iyi performans vermişti, ancak yetmiyordu. Hatta Tigana, sezon ortasında, basına, "Keşke Appiah bende olsa.." diye demeçler veriyordu.

Yine Fenerbahçe'nin stoper ikilisinde "Edu - Lugano" ikilisi oynarken, Tigana bu ikilide "Baki - Toraman - Zan" üçlüsünden ikisini form ve sakatlık/ceza durumlarına göre değişmeli oynatıyordu. 

Tüm bunlara rağmen Beşiktaş, Tigana önderliğinde sezonun sonuna kadar yarışı bırakmamış, 31. haftada, İnönü'de oynanan Fenerbahçe maçına kadar da şampiyonluk şansını sürdürmüştü. O maçı da ne yazık ki "kalite" eksikliği yüzünden kaybederek, şampiyonluğu Fenerbahçe'ye kaptırmıştı.

Ancak şampiyonluğu kaybetse de, Türkiye Kupası'nın yarı finalinde, şampiyonlukta da yarıştığı Fenerbahçe'yi, yine büyük bir sabır göstererek, son derece sinir bozucu bir şekilde elemişti, finalde de Kayseri Erciyesspor'u yenerek, Tigana yönetiminde ikinci kez bu kupayı müzesine kaldırmıştı.


Tüm bu anlattıklarım ışığında Tigana'ya başarısız demek ya da Biliç'e gösterilen saygı ve vefanın zerresini bile ondan esirgemek, bana son derece insafsızca geliyor..

Ayrıca gönderilmeyip bir sezon daha şans verilse, oynattığı sabırlı futbol yapısı, Sivasspor'un da katılımıyla, daha çok şampiyonluk adayının yarışta olduğu 2007 - 2008 sezonunda çok işimize yarayabilir ve aradan sıyrılıp şampiyonluğa ulaşmamıza sebep olabilirdi.

Serdar Kurtuluş örneğinde olduğu gibi başka genç oyuncuları takıma ve Türk futboluna kazandırabilirdi.

Tüm bunları geçtim, saha kenarında "Sinan Engin - Ertuğrul Sağlam" ikilisi yerine babalar gibi bir Jean Tigana figürü olsa, Anfield Road'da 8 - 0'lık hezimet, kesinlikle ama kesinlikle yaşanmazdı, bir şekilde engel olurdu.

Kısacası, Tigana gerek karakteri, gerek futbol adamlığı ve en önemlisi dünya çapında saygın bir futbol figürü olması hasebiyle Beşiktaş'a "üç kupa" ile beraber manen de çok şey katmıştır.

Zaten sırf bu sebeple Beşiktaş tarihinden kimler gelip, geçmiş olmasına rağmen Vodafone Park'ın açılışına çağrılmıştır.

Hiç ummadığım anda ağzında kürdanıyla onu tribünde görmek, beni çok mutlu etmişti.


Saygılar hocam, unutulmayacaksın!

Yorumlar