*Her Şeye Rağmen Hep Özel: Sergen Yalçın Dönemi!

Beşiktaş'ın Sergen Yalçın'lı dönemlerini şöyle tasnif edebiliriz:

1. Başlangıç: Şubat 2020 - Mart 2020.

2. Pandemi Sonrası: Haziran 2020 - Temmuz 2020.

3. İlk Deprem: Ağustos 2020 - Eylül 2020.

4. Milli Ara Sonrası Yükseliş ve Şampiyonluk: Ekim 2020 - Mayıs 2021.

5. Güçlü Başlangıç: Ağustos 2021 - Eylül 2021.

6. Büyük Deprem ve Yıkım: Eylül 2021 - Kasım 2021.

7. Son Perde: Aralık 2021 - Mayıs 2022.

Amacım hızlı bir şekilde günümüze gelmek olduğu için önceki dönemlerin sadece belli kritik noktaları üzerinde duracağım.

Başlayalım..

1. Başlangıç: Şubat 2020 - Mart 2020.

Aslında Beşiktaş taraftarının Şenol Güneş sonrası dönemde gönlünden geçen ilk isim Sergen Yalçın'dı. Ancak yönetim, daha doğrusu Fikret Orman, yıllardır takımın başında görmek istediği hatta Şenol Güneş'in ilk şampiyonluğundan sonra bile görüşmüşlüğü olduğu iddia edilen Abdullah Avcı'yı göreve getirdi. Zaten Beşiktaş taraftarlarıyla kimyası hiçbir zaman uyuşmamış olan Abdullah Avcı ile olan birliktelik uzun süreli olmadı, önce Fikret Orman yönetimi görevi Ahmet Nur Çebi yönetimine bıraktı, Beşiktaş ligde ve Avrupa'da gelen kötü sonuçların üzerine bir de Türkiye Kupası'ndan elenince, takımın başına Sergen Yalçın getirildi. Hem de hiç şahit olmadığımız bir şekilde 40 bin kişilik bir imza töreniyle..

2. Pandemi Sonrası: Haziran 2020 - Temmuz 2020.


Sergen Yalçın, pandemi öncesi Galatasaray maçına kadar olan dönemde oyun adına çok büyük bir yenilik koyamadı sahaya ki zaten öyle bir zamanı da olmadı. Tek yaptığı takımın düşen özgüvenini yükseltmek ve daha realist bir oyuna dönmekti.

Ancak pandemi sonrasında görebildik biz Sergen Yalçın'ın gerçek anlamdaki dokunuşlarını ki şöyle: Önce defans ve orta bloğunun arası olduğu gibi Elneny'ye bırakıldı. Atiba sonraki sezonda da izleyeceğimiz gibi daha önde konumlanmaya başladı.

Bu dönemin bana göre atlanan en kritik noktası Sergen Yalçın'ın Diaby'den aldığı 3 gol 1 asistlik verimdi. Bugünden bakınca bu sayılar çok dikkate değer görünmeyebilir ancak Diaby oyun olarak da gelişme göstermişti. İlerleyen başlıklarda anlatacağım Larin etkisini, kiralık değil takımın kontratlı bir oyuncusu olsa yeni sezonda Larin'den çok daha önce Diaby'de görebilirdik.

3. İlk Deprem: Ağustos 2020 - Eylül 2020.


Bir önceki sezon Beşiktaş ligi üçüncü sırada bitirmesine rağmen, Trabzonspor'un Avrupa Kupaları'na gidemeyecek olması sebebiyle, Şampiyonlar Ligi'nde ön eleme maçı oynama fırsatı yakaladı. Pandemi sebebiyle eşleşmeler tek maç üzerinden oynanıyordu. Ev sahibi de kurada ilk çekilen takım oluyordu. Beşiktaş'ın rakibi de Paok oluyordu. Selanik'te oynanan maçı kötü bir oyunla kaybeden Beşiktaş, Uefa Avrupa Ligi ön eleme maçında da evinde Rio Ave'ye penaltılarla elenip Avrupa'ya yaz bitmeden veda ediyordu ve Sergen Yalçın, "Biz Avrupa'da oynayacağız ama zamanı daha gelmedi.." gibi bir açıklama yapıyordu ama deprem bitmiyordu.

Eylül ayının 27'sinde oynanan Konyaspor maçı da Sergen Yalçın dönemindeki ilk travmatik sonuç alınıyordu. Takım iyi oynamadığı gibi Vida başta olmak üzere bazı oyuncuların maç içindeki tutumu ve performansları kafalarda ciddi soru işaretleri bırakıyordu.

Bu maç sonunda, Beşiktaşlılar da dahil olmak üzere, kamuoyu takımın ligden koptuğu ve Sergen Yalçın'ın da yeni sezonu tamamlayamacağı fikrinde birleşiyordu. Bunun yanında bazı yöneticilerin Sergen Yalçın ile sorunları olduğu, hatta Welinton transferi ve ısrarı sebebiyle Sergen Yalçın'a "gördük aldırdığın adamı vs." gibi sataşmaların olduğu söylentileri basına sızıyordu.

4. Milli Ara Sonrası Yükseliş ve Şampiyonluk: Ekim 2020 - Mayıs 2021.


Beşiktaş'ın "baht dönüşü" milli arada, Karagümrük ile oynanan hazırlık maçıyla gerçekleşiyor. Sergen Yalçın, bir önceki sezon, pandemiden sonra oynattığı "4 - 1 - 4 - 1" sistemine dönüp, defans ve orta saha bloklarının arasını, Josef'e bırakıyor, Atiba'yı daha önde konumlandırıyor, sağ beke Rosier, onun önüne Ghezzal transferleri yapılıyor. Burak Yılmaz'ın yarattığı boşluk da eski gözde Aboubakar ile dolduruluyor ve takım iyi sonuçlar almaya başlıyor. İyi sonuçların yanında müthiş bir takım ruhu yansıtıyor sahaya, bu takım ruhuyla beraber, Ghezzal ve Aboubakar ikilisi üst düzey performans vermeye, Larin rakipler için ciddi bir skor tehlikesine dönüşmeye başlıyordu. Sezon başı çok eleştirilen ve Sergen Yalçın'ın başını derde sokacak derecede kötü bir performans sergileyen Welinton dahi, gizli bir 6 numara gibi oynamaya başlayarak, Beşiktaş'ın ana oyun planının en kritik detaylarından biri haline geliyordu. Özel hayatı sebebiyle "bunalımda" olduğu söylenen Ljajic'ten bile verim alınmaya başlanıyordu. Kendi potansiyelinin üstüne çıkamayan tek oyuncu da (ligde oynanan Karagümrük maçı istisna..) Bernard Mensah oluyordu.

Çifte kupayla sonuçlanacak bu dönemin tek ve en büyük sıkıntısı Aboubakar'ın ligin son düzlüğündeki "şaibeli" sakatlığı oluyordu.

5. Güçlü Başlangıç: Ağustos 2021 - Eylül 2021.


Şampiyon Beşiktaş, yeni sezona Pjanic, Batshuayi, Alex Teixeira gibi iddialı transferler yaparak başlıyordu. Bunun yanında Ghezzal, Rosier gibi geçen sezonun çok iyi performans gösteren iki kiralık oyuncunun bonservisleri alınıyordu.

Aslında Sergen Yalçın'ın sözleşme uzatma tartışmalarıyla geçen dönemde ayrı bir başlıkta değerlendirilebilir ama o sorun bir şekilde çözüldüğü için buna gerek görmedim ama şunu söyleyebilirim ki "Yönetim - Sergen Yalçın" arasında geçen olumlu/olumsuz herhangi bir durumda, bana göre, bilgiyi bu iki cepheden birinden almamız gerekirken, kamuoyuna Rıdvan Dilmen, Zafer Algöz (!)(?) vs. gibi üçüncü şahısların demeç vermesi hiç hoş olmadı.

Sezon başına dönersek Beşiktaş lige Rizespor galibiyetiyle çok görkemli bir giriş yaptı, bunu takip eden dört maçta da sadece Gaziantep maçında berabere kalınarak puan kaybedildi ki maç da aşırı sıcak bir havada, N'Sakala fenalık geçirdiği bir atmosferde oynandı..

Beşiktaş, bu güçlü başlangıcıyla ligin en ağır favorisi olarak gösteriliyor ve Şampiyonlar Ligi'nde de nispeten ideal bir kurayla düştüğü grupta kendisinden çok şey bekleniyordu. Ancak..

6. Büyük Deprem ve Yıkım: Eylül 2021 - Kasım 2021.

Şimdi bu büyük depremin ilk ayağına gidelim.

Lige iyi başlamış, iddialı bir kadro kurmuş olan Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk sınavına evinde Dortmund karşısında çıkıyordu. Fena oynanamasına rağmen maçı "1 - 2" kaybediyordu. Ancak bu maçta gösterilen efor sonrasında Beşiktaş, uzun sürecek bir sakatlıklar silsilesine giriyordu.

İkinci ayağına gidelim.

Beşiktaş, Dortmund maçından sonra, ligde Adana Demirspor ile karşılaşıyordu. Maçta dakikalar 52'yi gösterirken de skoru "3 - 0"a getirmişti. Maça kazanılmış gözüyle bakılıyordu. Ancak Adana Demirspor önce frikikten attığı golle skoru "3 - 1"e getiriyordu. Sonra da Balotelli, 79. dakikada farkı bire indiren golü atıyor ve Beşiktaş kulübesine yaklaşıp, zamanında kendisine "beyni yok" diyen Sergen Yalçın'a kafasını gösteriyordu.

Beşiktaş ve Sergen Yalçın, dördüncü başlıkta anlattığım yükseliş ve şampiyonluk döneminde, rakip takım taraftarları tarafından tepkiyle karşılansa da bir kulübe dokunulmazlığı kazanmıştı, sürekli yapılan itirazlar, bazen tansiyonun bilerek yükseltilmesiyle rakipler ve hakemler üzerinde kurulan Fatih Terimvari bir etkiyle, psikolojik üstünlük sağlanmıştı.

Bunu kıran ve Beşiktaş'ın ve Sergen Yalçın'ın deyim yerindeyse kimyasını bozan isim de yukarıdaki hareketiyle Mario Balotelli oldu.

Futbol son yirmi yılda geçirdiği evrimle, günümüzde çok daha taktiğe dayalı "matematik" bir spora dönüştü. Her şeyin iyi taktikle çözülebileceğini düşünme yanılgısına düşüp işin psikoloji ve enerji bölümünü ıskalayabiliyoruz. Ancak hiç ummadığımız anlarda Balotelli gibi bir "deli" çıkıp her şeyin hesaplanamayacağını bize çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Bundan yıllar sonra bile Beşiktaş'ın bu sezonki düşüşü düşünüldüğünde akla gelen ilk sahne Balotelli'nin yaptığı bu hareket olacaktır.

O günden sonra Beşiktaş ligde, Güven Yalçın'ın çabasıyla kazandığı Sivas ve derbiye özel bir galibiyet olan Galatasaray maçı dışındaki tüm maçları ve ayrıca Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı tüm maçları da kaybediyordu!

Beşiktaş kendini belki de tarihinin en bunalımlı günlerinin içinde buluyordu..

7. Son Perde: Aralık 2021 - Mayıs 2022.

İçeride Giresunspor'a "0 - 4" kaybedilen maçtan sonra Segen Yalçın istifasını yönetime sundu, yapılan görüşmede taraflar "istifa" meselesini rafa kaldırıp, yola devam etme kararı aldı. Bana göre kararın alınmasında, Trabzonspor her ne kadar arayı çok açsa da, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın da durumunun iyi olmaması önemli bir etken..

Beşiktaş'ın önünde bundan sonra önemli üç hedef var: İlki bir kazaya uğramadan Antalyaspor ile oynanacak maçta galip gelip Süper Kupa'yı almak, ikincisi de Türkiye Kupası'nı bir kez daha müzesine götürmek.. 

Ligi de olabildiğince üst sırada bitirmeye çalışmak..

Çok büyük bir mucize sonucunda şampiyonluk gelmediği sürece, yukarıda bahsedilen iki kupa alınsa dahi, Sergen Yalçın'ın bir sonraki sezon takımın başında olacağını düşünmüyorum. Hatta işler yolunda gitmemeye devam ederse, Fenerbahçe maçı, devre arası, ya da hiç umulmadık bir anda yeni bir istifa ile bu dönemin, sezon sonuna kalmadan bitebileceğini de düşünüyorum. Bunları zaman gösterecek..

Şu an için yapılması gereken, yeni bir oyun bulmak, yeni bir hedefe kendini motive etmek, yeni bir mücadele alanı yaratmaktır..

Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini de önümüzdeki süreçte göreceğiz.

Ancak her şeye rağmen, nasıl sonuçlanacağından önemsiz bi şekilde, Sergen Yalçın'ın Beşiktaş'taki ilk teknik direktörlük dönemi her zaman çok özel olarak hatırlanacaktır.

Hepimiz biliyoruz ki bu "ilk" dönem kesinlikle "son" dönem olmayacak..

Yorumlar