*Pozitif Enerji: Stefan Kuntz!

Başlangıç:

Sanırım mevcut federasyonun bugüne kadar verdiği tek doğru karar Stefan Kuntz'u, biraz geç de olsa, milli takımın başına getirmek oldu.

Aslında bu değişiklik Euro 2020'nin hemen ardından yapılmalıydı. Futbolu olasılıklar üzerinden konuşmak, havanda su dövmek gibi oluyor ama bugün Kuntz'un takımı "mental" olarak getirdiği noktaya baktığımızda, en azından daha da geç kalmadık, diye sevinmekten başka bir şey gelmiyor elimizden.


Oyun:

Kuntz yönetimindeki ilk üç maç oyun üzerinden yorum yapmak için yeterli değil. Zaten bu sebeple yukarıda "mental" değişimin üzerinde durdum.

Her şey belli olduktan sonra Kadıköy'deki Norveç maçı kazanılmalıydı diye düşünebiliyor insan ama o maç öncesinin ruh haline gidelim. Takım Euro 2020 travmasının üzerine, bir de Şenol Güneş yönetimindeki son üç maçın hepsinde berbat performans göstermişti. Sahaya ne oyun ne de karakter koyabilmişti. Karadağ'a yakalanmış, kendini Cebelitarık karşısında bile, özellikle ilk yarıda, geriye düşebileceği bir senaryonun içinde bulmuş, Hollanda'dan da "6" gol yemişti. Bu sebeple o maçın o gün kayıpsız geçilmesi bile çok önemliydi ki öyle de oldu. Ardından da takım Letonya'yı 90+9'da yenip iddiasını sürdürmüştü.

Kuntz'un bizim için referans olacak ilk performansı geride bıraktığımız Cebelitarık ve Karadağ maçları olacaktı.

Cebelitarık maçının oyunu hakında pek yorum yapmaya gerek yok. Gereken yapılarak "6" gol atıldı. Şimdi dün geceki Karadağ maçının oyununa gelelim. Aslında yine dün geceki oyun gelecekte ne kadar bizim oyunumuz olacak tartışılır, bunu mart ayında göreceğiz, ancak şunu söyleyebiliriz: Rakip iyi analiz edilmiş..

Karadağlı oyuncular, fizik güç olarak bizden daha kuvvetliler, ayrıca boy ortalamaları da bizden daha yüksek, bu yüzden takım, Hakan'ın oyun kuruculuğu önderliğinde Kerem, Abdülkadir, Halil gibi hem dar hem geniş alanda "çabuk" olan oyuncuları tercih ederek, hızlı ve sert paslarla Karadağ yarı sahasında top çevirdi. Dikkat ettiyseniz, topu mümkün olduğunda bel hizasında aşağıda tutmaya çalıştık. Caner bile bilinçsizce "orta yapma" huyundan kendini tutabildiği ölçüde vazgeçti.


Ancak şöyle bir defomuz vardı ki Burak formsuz olduğu için arkasındaki üç çabuk oyuncuya uyum sağlayamadı. Aldığı pasları çabuk dağıtamadı, istediğimiz ölçüde duvar görevi göremedi. Bu sebeple oyunun ilerleyen bölümlerinde Serdar Dursun ile yer değiştirmesi gerekirdi ama skoru ve oyunu aldığımız düşünülecek ki bu değişiklik tercih edilmedi.

Oyun adına gördüğüm en dikkat çekici şey buydu.

Mantalite:

Ancak geride bıraktığımız iki maça baktığımızda bizim adımıza en değerli şey, takımın içinde bulunduğu negatif havadan kurtulup, kendine güvenini kazanmasıdır.

Bunda da Kuntz'un sakinliği, basını çok güzel idare edişi, işini iyi yapması ve görünen o ki oyuncu grubuyla iyi bir diyalog yakalaması çok etkili..

Özellikle Avrupa'dan gelen Mert, Hakan, Çağlar, Kaan, Orkun ve Euro 2020'de şans bulamamış, Halil, Kerem, Rıdvan gibi oyuncuların yüz ifadelerine, gösterdikleri efora, maç sonu açıklamalarına bakıldığında bu çok daha net belli oluyor.

Kuntz'un hem Beşiktaş'ta, hem milli takımda haklı olarak eleştrilen Kenan Karaman'a bile dün akşam sahip çıkması çok önemli..

Sonuç:

Tüm bu pozitif havaya rağmen hâlâ daha bir şey kazanmış değiliz ancak girmiş olduğumuz yok aydınlık gözüküyor, play-off aşamasında karşımıza kim çıkarsa çıksın özgüvenimizi yüksek tutmalıyız. Çünkü, önümüzde Sırbistan, İsviçre, Euro 2020'deki performanslarıyla Macaristan var. Günümüz futbolun iyi oyun ve yüksek özgüvenle her şey mümkün, bu unutulmamalı.

Ben Kuntz'a güveniyorum.

Yorumlar