Chelsea haftanın açılış maçında deplasmanda Leicester City'yi "3 - 0" gibi net bir skorla yenerek liderliğini perçinledi.
Başka yazılarda da belirtmiştim. Takımların şampiyon olduğu sezonlarda "durak" maçlar vardır. Sezon sona erdiğinde birçok kişinin aklına ilk olarak o beş - altı maç gelir. Bugünkü Leicester City maçı da, gerek oynanan oyunla gerek sahaya konan sakinlik ve kendine güvenle, Chelsea şampiyonluğa ulaştığı takdirde, o duraklardan biri olmaya aday..
Oyuna gelirsek; bu maça kadar Chelsea'nin bana göre en önemli sorunlarından biri hücumda üretkenlikti. Bu durumu Werner ve Lukaku'nun yokluğuyla açıklayanlar olabilir ancak bu sorun onlar varken de sürüyordu. Özellikle ikisinin çift forvet olarak oynadığı "5 - 3 -2" yapısıyla Chelsea'nin ne kadar zorlandığını unutmayalım.
Bugün ise şöyle bir 11 ile çıktılar sahaya:
Mendy
Chalobah - Silva - Rüdiger
James - Kante - Jorginho - Chilwell
Mount - Odoi
Havertz
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki Leicester City, Chelsea'ye karşı hiçbir şekilde tehdit oluşturamadı. Leicester'ın City ile oynadığı maçı düşününce Lookman'ın bu maçta, özellikle bulacağı geniş alanlarla etkili olacağını düşünmüştüm ama bu gerçekleşmedi, bunun yanında orta sahaları Kante ve Jorginho'nun akıcılığına cevap veremedi, en iyi yaptıkları şey olan Vardy'yi defansın arkasına sarkıtma işini de yapamayınca, skor üretme adına son derece kısır kaldılar.
Bunun yanında Chelsea, öndeki üçlü bloğun yanına Chilwell ve James'i sürekli çıkararak beşli bir hat oluşturdu, bu hat hem yarı sahaya yerleşirken Leicester defansını genişletti, hem de gol pozisyonu üretmek amacıyla rakip ceza sahasına kalabalık girilmesini sağladı.
Ayrıca Chilwell ve James zaman zaman, bazen ortada iki pivot şeklinde oynayan Kante - Jorginho ikilisini üçleyerek bazen de pas opsiyonu olmak için merkeze desteğe geldi.
Marcos Alonso'yu bir "bek" olarak daha çok beğenmeme rağmen Chilwell'in pas kalitesi ve orta sahaya yaptığı bu katkı çok daha değerli..
Bu iki oyuncunun hareketliliğini şöyle de anlatabiliriz, o derece muntazam bir şekilde kullandılar ki bulundukları kanatları, arkadaki üçlü bloğu öndeki üçlü blokla birleştirip, takımın, ortadaki Kante ve Jorginho'yu çevrelediği, bir "elips" gibi hareket etmesini sağladılar, sanırım Tuchel'in başardığı en çılgın şey bugün için bu!
Değinilmesi gereken oyunculardan biri de Kante..
Uzun zamandır bu derece etkili olduğu, merkezi domine ettiği bir maç sanırım izlememiştik. Chelsea'nin bu derece akışkan oynamasında kendisinin rolü çok büyük.. Genelde Kante kaptığı toplarla, rakip oyunculara yaptığı sürpriz preslerle öne çıkar. Ancak bu maçta Albrighton hariç Leicester'da kimse sertlik göstermeyi bile aklına getirmediği için, biz Kante'nin toplu oyunda da ne kadar etkili olabileceğini gördük. Defalarca ikinci bölgede ayağına aldığı topu üçüncü bölgeye taşıdı. Öndeki beşli blokla verkaçlara girdi. En sonunda da yine kendi taşıdığı bir topla, benzerlerini geçtiğimiz sezonlarda da izlediğimiz tarzda bir golle, takımınına skor katkısı da verdi.
Sonuç olarak Chelsea bugün hem lig maratonu için çok güzel bir galibiyet aldı hem de Lukaku, Werner, Kovacic gibi eksiklerine rağmen üretkenlik sorununu çözdüğüne dair iyi sinyaller verdi.
Bu sebeple ben hafta içi oynayacakları Juventus maçını merakla bekliyorum. O maçta da Leicester City maçındaki gibi bir oyun gücü görürsek, Tuchel'in "ustalık" eserini sahneye koymaya başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz..
Göreceğiz!
Yorumlar
Yorum Gönder