Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki, bu akşam gerek oyun, gerek taktik varyasyonlar ve gerekse gerginliğiyle son yılların en keyifli "Galatasaray - Fenerbahçe" derbilerinden birini izledik.
Maç öncesi en dikkat noktalardan biri Vitor Pereira'nın oluşturduğu kadroydu. Maça dörtlü bir defans bloğuyla çıktı, onların önüne de üç tanesi üst düzey ve elit tarzda pasör olmak üzere beşli bir orta saha bloğu yerleştirdi ki şöyle:
Berke
Ferdi - Tisserand - Kim - Novak
M. Hakan - Sosa - Zajc
İrfan - Mesut
Berisha
Takım, Ancelotti'nin özellikle 2006/2007 sezonunda Milan'a oynattığı "Christmas Tree" dizilişini andıran bir düzenle sahadaydı. Fenerbahçe'de, geçen sezon Emre Belözoğlu da, forvet ile defans hattı arasını, beş orta saha özellikli oyuncudan oluşturuyordu, ancak o zaman takım daha çok "4 - 1 - 4 - 1" şeklinde, Sosa'nın geride oyuncu kurucu gibi oynadığı bir formasyonda sahaya diziliyordu.
Bu akşam ise top rakipteyken geride yedili bir blok ile bekledi, kendisi topu kazandığında ise Mesut ve İrfan'ı Berisha'nın yanına doğru açıp, hem orta saha bloğunu hem de bekleri oyuna dahil etti.
Bunun meyvelerini de ilk yarının üçüncü bölümünde topladı. Fenerbahçe'nin ilk yarının son on beş dakikasındaki oyununa gelmeden önce biraz Galatasaray'a değinelim.
Galatasaray maça şöyle bir 11 ile çıktı:
Muslera
Yedlin - Nelsson - Marcao - Aanholt
Morutan - Berkan - Cicaldau
Feghouli - Halil - Kerem
Maça önceki maçlardan da alışık olduğumuz şekilde, hızlı ve tempolu şekilde, rakibe üçüncü bölgede pres yaparak başladılar. Fenerbahçe de hem deplasmanda olması hem de oynadığı şablona alışık olmamanın verdiği siniklikle oyunu biraz geride kabul edince, oyunun ilk otuz dakikası Galatasaray'ın kontrolünde geçti. 16. dakikada da hızlı verkaçlarla Kerem'i ceza sahasının içinde topla buluşturarak golü buldular.
Ancak ilerleyen dakikalarda Galatasaray golün de rehavetiyle biraz yavaşladı, bir de Fenerbahçe'nin orta sahası Galatasaray'ın yaptığı presi, pas yaparak kırınca oyun dengelenmeye başladı. Bunun üstüne bir de İrfan Can'ın müthiş pasıyla Mesut'un golü gelince, biz 30. ve 45. dakikalar arasında Fenerbahçe'nin "orta sahası" ile oyunu domine edişini izledik.
Bu akşamki maçın bize gösterdiği en önemli şey şudur ki: Fenerbahçe'de bugünden itibaren "üçlü defans" olayı bitmiştir! Vitor Pereira bundan sonraki maçlara kalabalık ve pas kalitesi yüksek orta saha bloğuyla çıkmalı ve oyunu merkezden domine etmelidir. Üçlü defans oynatmasını, Osayi ve Ferdi'den "kanat beki" yaratmaya çalışmasını, ısrarını hep çok değerli buldum ancak iyi bir teknik direktörün en önemli özelliklerinden biri de yeri geldiğinde "esnek" olabilmesidir. Vitor bu akşamki kararından artık dönmemeli bence.
Ancak tüm bu yorumlarıma rağmen Vitor daha maçın içinde Osayi ve Crespo'yu oyuna sokarak tekrar üçlüye döndü. Ve yukarıda anlattığım tüm dominasyonu kaybedip geriye yaslanmak zorunda kaldı. Galatasaray da oyuna giren Taylan ve Diagne'nin dinamizmiyle tekrar yüklenmeye başladı.
Bireysel yetenek her zaman hücumda ortaya çıkacak diye bir şey yok, Fenerbahçe'yi bu bölümde oyunun içinde tutan isim ise defanstaki kritik müdaheleleriyle Kim Min Jae oldu. Sanırım Simon Kjær'dan beri bir derbide Fenerbahçe adına bir stoperin bu derece alfalaştığını görmemiştik.
82. dakikada Tisserand'ın atılması ve Galatasaray'ın golünün Var'dan dönmesiyle, gerginleşen maçta iki takım da sürdürdüğü oyundan koptu ve Fenerbahçe bulduğu bir kontra golüyle üç puanı aldı.
Galatasaray, bugün galip gelebilseydi eğer, hafta içi Avrupa Ligi grubundan da lider çıkmayı garantileyeceği düşünülürse, mart ayına kadar lige odaklanacağı bir sürece girecek ve yarışın en güçlü adaylarından biri olacaktı. Maçı kazanamayarak hem bu şansı hem de büyük oranda moral motivasyonlarını kaybettiler.
Bu derece kritik haftalarda alınan bu tarz derbi galibiyetleri güzel şeylerin miladı olabilir. Buna önceki yıllarda defalarca şahit olduk ama yukarıda da ifade ettiğim gibi Fenerbahçe ve Vitor Pereira önlerine çıkan bu şansı kaybetmek istemiyorsa, en garanti oyununa gidip seri galibiyetler almalı..
Takım bir dalgalanmaya daha kurban edilmemeli..
Her şeyiyle çok güzel bir maç izledik, ileride ne olacağını göreceğiz!
Mantıklı bir analiz bence. Birisi keşke bunu Vitor'a tercüme etse.
YanıtlaSil