*Bruno Pinheiro'nun Son Estoril Maçı Hakkında.

Hiç olmazsa başlangıç için biraz fikir edinebilmek adına, Beşiktaş'ın müstakbel teknik direktörü Bruno Pinheiro'nun Estoril'deki son maçına bakmak istedim.

İçeride ligin zayıf ekiplerinden Famalicâo'ya karşı oynuyorlardı. Famalicâo ligde 10 puan ile 16. sırada, yani düşme potasında, bu önemli çünkü daha tanımadan Pinheiro'ya karşı çıkanların en büyük argümanı, Estoril büyük takım değil, kapanan takımlara karşı ne yapacak, bize "küçük" takım oyunu mu oynatacak, idi.

Maçı izleyince bu haklı tarafları olan endişelerin yersiz olduğunu gördüm.


Her şeyden önce oyun, Beşiktaş'ın geçen seneki oyununa çok benziyor.

Şunu da belirteyim, bu Pinheiro yönetiminde izleyeceğim 90 dakikalık ilk ve son Estoril maçı benim açımdan, sadece bu maç özelinde yorum yaptığım da unutulmasın.

Maça dönersek Estoril sahaya "4 - 3 - 3" gibi bir dizilimle çıkıyor. Yukarıda söylediğim gibi oyunlarını geçen seneki Beşiktaş'a benzetince insan ister istemez kıyaslama yapmaya başlıyor. Bu sebeple ilk 11'lerinde dikkatimi çeken ilk oyuncu orta üçlünün ortasında oynayan "Rosier" oldu. Rosier tam anlamıyla bir ön libero.. Bir oyun kurucudan ziyade çapa görev görüyor, yeri geldiğinde iki stoperin arasına giriyor, bazen de takım geride eksik kaldığında ileride kalan stoperlerin kademesine giriyor. Yani Bruno Pinheiro'dan sonra, sezon başından beri çok kötü performans gösteren Josef de tekrar bir yükseliş görme ihtimalimiz çok yüksek.. Ayrıca Pinheiro ile aynı dili konuşacak olmaları da bir avantaj.

Oyun adına dikkatimi çeken ikinci şey bir oyuncudan ziyade takımın sahaya dizilişi ve hücum planları oldu. Takım genelde oyuna pasla başlıyor. Kale vuruşları hiç uzun kullanılmıyor. Yapılan paslar sonucu da top bir an önce kenarlara açılan hatta çizgiye basan oyunculara ulaştırılmaya çalışılıyor.

İleri üçlü yanlara açılıp rakip defansı genişletmeye çalışırken, Rosier dışındaki diğer iki orta saha oyuncusu da ileri çıkıp, genişlemiş ileri üçlünün aralarına girerek beşli bir hat oluşturuyor. Bu durumu da aşağıdaki fotoğrafta görebiliriz:


Bu durum da geçen sene Atiba'nın rolünü getiriyor akla. Atiba da yanında oynayan Mensah ile beraber, yukarıda siyah yuvarlak içine alınmış iki oyuncu gibi arkalarında emniyet sübabı olarak Josef'i bırakıp, bu şekilde, atağa katılıp öndeki "Larin - Aboubakar - Ghezzal" hattını beşliyordu. Hatta maçı izlerken aklıma geçen seneki Başakşehir ve Karagümrük maçları geldi, Atiba'nın Başakşehir maçında yaptığı koşunun sonunda Larin'e attırdığı gol ve Karagümrük maçında Mensah'ın yaptıkları, bu orta sahadaki iki oyuncunun atağa katılımını göstermesi bakımından çok iyi birer örnekti. Ancak bu sene Mensah yok, o tipte bir oyuncu da yok, Atiba'nın yaş gereği de durumu ortada, bu sebeple Bruno'nun orta saha kurgusunu nasıl ve hangi oyuncularla ayarlayacağını çok merak ediyorum.

Yukarıda da belirttim, ayrıca Estoril'e dair gözlemlerini yazan başka insanların da çok fazla belirttiği bir şey var ki o da "kanatların kullanımı", Bruno iki kanatta da hızlı, çabuk ve çizgiye basmayı seven oyuncular kullanıyor. Biz ise geçen sene bir kanatta Ghezzal'ı ki Ghezzal tipik bir kanat oyuncusundan ziyade orta saha ve hatta on numara özellikleriyle de öne çıkan bir oyuncu, bu sebeple Beşiktaş, onu yeri geldiğinde içeri de kat eden, ana oyun kurucu gibi kullandı. Diğer kanatta ise Larin'i ikinci forvet olarak kullandı.

Bu sebeple Bruno'ya dair merak ettiğim şeylerin başında bir de kanat varyasyonlarını nasıl kurgulayacağı geliyor.

*

Her şeye rağmen, bana en azından daha takımın başına geçmeden oyun adına bir sürü şey gösteren ve merak ettiren bir teknik direktörün Beşiktaş'ın başına gelecek olması güzel..

Son olarak değinmek istediğim bir şey daha var ki her şeyin bu derece ulaşılabilir olduğu bir çağda acaba daha gelmeden Bruno Pinheiro hakkında ortalığı yangın yerine çeviren bazı medya mensupları bu maçı izledi mi?

Cevabı hepimiz biliyoruz bence ve bu sebeple bir kez daha söylüyorum ki:

Bruno Pinheiro'yu savunacağız!

Yorumlar

  1. Güzel yorum, keyifli olduğu kadar bilgilendirici bir inceleme olmuş. Umuyorum hem takım, hem de teknik direktör için uyumlu bir birliktelik olur.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder