Genel Bakış:
Premier Lig'in en iyi savunma takımlarından biri olan Chelsea ve yine Premier Lig'in en iyi pres takımlarından biri olan Leeds United karşı karşıya gelirse ne olur?
Bir haftadır kafamı kurcalıyor bu soru, çünkü Chelsea, Tuchel oyununu orturttuğundan beri, çok iyi bir "5 - 2 - 3" ile sahaya çıkıyor ve "ilk altı" takımlarından biri ile karşılaşmıyorsa mutlaka rakip sahaya yerleşerek hücum etmeye çalışıyor.
Bunu büyük ölçüde başarıyor da..
Bugüne kadar sorunları da genelde, ileride üretkenliği çözemeyip skoru alamadığı maçlarda yaşıyordu. Bunda Lukaku ve Werner'in sakatlığı, Lukaku'nun sahada olduğu dönemlerde Giroud seviyesinde bağlantı oyununu oynayamaması vs. gibi önceki yazılarda da anlattığım sebepler etkili oluyordu.
*
Ancak Leeds United, Chelsea'nin Tuchel ile kazandığı oyun ezberine belki de en ters takımların başında geliyor, bu sebeple yukarıdaki anlattığım genel çerçevenin içinde olmayan, çizgi dışı bir takım..
Hücumda üretken değiller, kaleye otobüs çekme seviyesinde bir defans anlayışları da yok, ki zaten o tarz oyunculara da sahip değiller ama ön bölgede sahip oldukları Tyler Roberts, Raphinha, Jack Harrison gibi enerjik oyuncular sayesinde yüksek tempoyla, agresif pres yapıyorlar, bunun yanında rakip sahaya yerleştikleri zamanda Dallas, Firpo ve özellikle Ayling ileri çıkarak, bu agresif prese orta alanda katkı sağlamaya başlıyorlar.
Bu anlattıklarım Chelsea gibi rakip yarı sahaya yerleşmeyi adet edinmiş bir takım için büyük sıkıntı..
Tuchel'in Planı:
Bu sebeple, Tuchel, Leeds'in yaptığı presi aşıp, hücum varyasyonları üretebilmek adına önce gerideki üçlü bloğu enlemesine açtı:
Azpilicueta - Silva - Rüdiger
James - Jorginho - R.L.C - Alonso
Chelsea, başlangıç 11'inde geri ve orta blok olarak sahaya böyle yerleşiyordu. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi, önce üçlü bloğu enine açtı, devamında da Silva'nın yanına Jorginho'yu çekip, Reece James'i orta sahaya kaydırarak, şöyle bir formasyona döndü:
Azpilicueta - Jorginho - Silva - Rüdiger
James - R.L.C
Burada Tuchel'in amaçladıklarını şöyle sıralayabiliriz:
1. Jorginho'yu orta alan presinden kurtarıp, geride de olsa rahat top dağıtmasını ve ayrıca geri dörtlendiği için Mendy'ye dönülmek zorunda kalındığında, pas opsiyon sayısının bir artmasını sağlamak.
2. Geriyi dörtleyip, enine mesafeyi uzatarak, Leeds'in pres yapacağı bölgeyi genişletip, yormak.
3. James'in dinamizmini orta alanda da kullanmak istemek.
Bu anlattıklarımı aşağıdaki fotoğraflarda da görebiliriz:
Jorginho, Silva'nın yanına gelerek defansı dörtlüyor, hem prese karşı sayısal üstünlük sağlanıyor, hem de Jorginho biraz daha rahat top dağıtıyor.
İkinci fotoğrafta kanat beki olan James'in orta alanda aldığı pozisyonu görüyoruz ki bu arada Jorginho halen geride..
Üçüncü fotoğrafta ise James orta alanda kalmaya devam etmekle kalmıyor, Jorginho ileri çıkmış olmasına rağmen, orta alanı üçlemeye devam ediyor..
Dördüncü fotoğrafta da James'in yukarıda da bahsettiğim gibi orta alanda dinamizmini kullanarak nasıl top taşıdığını görüyoruz.
Marcos Alonso Meselesi:
Bu noktaya biraz değinmek gerekiyor. Chelsea'nin bu sene takım olarak performansını arttırdığı döneme baktığımızda iki oyuncu ön plana çıkıyor. Bunlardan ilki Ben Chilwell, diğeri Reece James..
Bu iki oyuncu kanat beki görevlerinin yanında, dinamizmleri ve pas kaliteleriyle orta saha gibi de oynayabildikleri için ortadaki ikili pivotu yeri geldiğinde beraber "dörtleme" yeri geldiğinde tek başlarına "üçleme" görevlerini de çok iyi yapıyorlardı.
Chilwell sakatlanıp takım Marcos Alonso'ya dönünce bu denge bozuldu. Çünkü Marcos Alonso geniş alanda çok etkili olmasına rağmen, ki zaten alan bulduğu ilk an Mount'a çok iyi bir asist yaptı, set ve bağlantı oyununda pas kalitesi Chilwell kadar iyi olmadığı için etkisiz kalıyor. Bir de bunun üstüne dün akşam karşısına Leeds United gibi bir yüksek pres takımı çıkınca daha da etkisiz kaldı. Dün maçı izleyenler hatırlayacaktır. Marcos Alonso, pas tercihlerini büyük oranda Rüdiger'e dönerek kullandı.
Bu sebeple Tuchel, Marcos Alonso'yu içeriye hiç sokmadan sadece James ile bu durumu halletmeye çalıştı.
Bunun yanında Marcos Alonso presten "pasla" kurtulamadığı için özellikle ilk yarım saat çok fazla ikili mücadeleye girmek zorunda kaldı, böyle olunca da sarf ettiği fazla efor yüzünden hataya açık hale geldi ve 26. dakikada yaptığı dengesiz müdahele ile "penaltıya" sebebiyet verdi.
Yukarıda anlatttıklarımı da bu fotoğrafta çok net görüyoruz, Marcos Alonso, kanat beki olarak sol kanatta koşusunu sürdürürken, James ortada, Jorginho'nun normalde olması gereken yerde, Loftus-Cheek ile beraber top taşıyor, bu sırada Jorginho hala geride..
Bu fotoğrafta da görüleceği üzere, ikinci yarıda da Jorginho, geride konumlanmaya devam ediyor..
Durmayan Leeds United:
Şimdi Leeds United'ın en önemli özelliğine gelelim. Son haftalarda sonuç alamıyor olsalar da Bielsa'nın hâlâ takımına çok iyi yaptırdığı bir şey var ki o da, yazının başından beri bahsettiğim: "pres"
Herhangi bir maçta iki takımdan biri yüksek presle oynuyorsa, seyirci olarak bunun ne zaman sonlanacağını, ister istemez düşünürsünüz.
Ancak Leeds United, skor ve oyun ne olursa olsun, ön alanda agresif baskıyı hiçbir şartta bırakmıyor.
Fotoğrafta da görüldüğü üzere, maçın son çeyrek saatlik dilimine girilmiş olmasına rağmen Leeds, yoğun ön alan baskısına hâlâ devam ediyor.
Şimdi bu iyi bir şey mi, buna kafa yorabiliriz, çünkü yoğun ve yüksek preste top kapıp, atak sürekliliği sağlayamazsan ve rakip sahaya yerleşemezsen, geriye çok fazla koşmak zorunda kalabilirsin, bu sebeple takım boyu uzayabilir, defans oyuncuların bireysel hataya daha açık olabilir.
Bir de bunun üzerine hem geriye yaslandığında çok zor açık veren hem de ön alanda Mount, Havertz, Werner gibi çabuk oyunculara sahip Chelsea gibi bir takımla oynadığında yukarıda saydığım handikapların gerçekleşmesi daha olası hale gelebilir.
Rüdiger?
Ancak Leeds United'a sorunları yaratan kişi Chelsea'nin ön alandaki çabuk oyunculardan ziyade, stoper "Rüdiger" oldu. Kendisinin özellikle Tuchel sonrası dönemde yükselişi malum, 2021 yılında, gerek ileri toplu - topsuz çıkışları, gerekse orta alanda yaptığı şok preslerle, bir stoperin oyuna nasıl katılması gerektiğine dair derslik performanslar veriyor.
Dün de Jorginho'nun geriye gelip defansı dörtlemesiyle "sol bek" imiş gibi ileriye daha da rahat çıkarak geride boşluk veren Leeds defansının arasına girip takımın "iki penaltı" kazanmasını sağladı!
Lukaku'nun henüz tam anlamıyla dönememiş olduğu düşünüldüğünde, Havertz, Werner ve Mount'un kendilerini çok gösteremediği bir maçta bu katkı, çok ekstrem ve çok değerli..
Bu sezon sözleşmesi sona ereceği için adı bazen Bayern Münih ile bazen Real Madrid gibi takımlarla anılıyor ama Chelsea umarım kendisini yeni bir kontrat için ikna edebilir.
Sonuç:
Chelsea her ne kadar kazanmış olsa da, üç golün ikisinin penaltı birinin de Leeds'in hatası sebebiyle gelmesi düşündürücü, Tuchel'in tekrar nükseden ön alanda "üretkenlik" meselesine mutlaka çözüm bulması lazım. Ayrıca, son üç resmi maçta takımın kalesinde "8" gol görmesi de takım savunması açısından ciddi sıkıntı.
Leeds United'ın ise önünde çok zor bir fikstür var, önce deplasmanda Manchester City, sonra içeride Arsenal, sonra yine deplasmanda Liverpool ile karşılaşacaklar, son haftalarda iyi oyunlar ortaya koysalar da skoru almada sorun yaşadılar, bu yüzden bu üç karşılaşmada alacakları sonuçlar hem takımın ligdeki hem de Bielsa'nın Leeds United'daki kaderini tayin edecek gibi görünüyor.
Ben de bu süreçte, iki takımın ve sevdiğim iki teknik direktörün ilk yarının son bölümündeki performanslarını merakla bekliyor olacağım..
Yorumlar
Yorum Gönder