*Şampiyonluk Kaybedilmiş Olabilir.

Başlangıç:

20 Kasım'da oynanan Leicester City maçından sonra, Chelsea şampiyon olduğu takdirde, sezonun durak maçlarından biri bu olacak, diye yazmıştım.

Bu gece ise tam tersi bir durum ile karşı karşıyayız, Chelsea sezonu şampiyon tamamlayamadığı takdirde, ilk kırılma ve kopuş anı olarak, akla Brighton maçı gelecek..

*

Maçı Chelsea adına üç bölüme ayırabiliriz:

1. Reece James sakatlanana kadar olan bölüm:

Chelsea'nin maç içinde en iyi oynadığı bölüm, bu bölümdü. Tuchel, haftasonu Aston Villa deplasmanında, ikinci yarı Chalobah'ı oyundan çıkarıp, Lukaku'yu soktuktan sonra, ilk yarı en uçta oynayan Pulisic'i de sağ kanat bekine koymuştu. Özellikle hücum organizasyonlarında Pulisic'in rakip defansı genişletmesi ve çabukluğuyla pas bağlantılarına katılması çok önemliydi. Tuchel de kendisinden memnun kalmış olacak ki bu maçta Alonso'yu kulübeye çekip, Pulisic'i ilk 11'de ve yine sağ kanat bekinde başlattı. Reece James'i de sol kanat bekinde kullandı.

Bu tercihler de işe yaradı. Hatta Chilwell sezonu kapattığından beri Chelsea'nin oynadığı en iyi ilk yarım saatlerden biri buydu. Çünkü Marcos Alonso ve onun soldaki hantallığı, Chelsea'nin hem defansta hem de hücumda tüm birlikteliğini baltalıyordu. İki kanattan aynı seviyede akış olmadığı için takımın oyunu dengesizleşiyordu.

Ancak talihsizlik sonucu James sakatlanınca, oyuna tekrar Marcos Alonso dahil olmak zorunda kaldı. Ben maçı izlerken, Tuchel'in Alonso yerine, sola Hodson-Odoi'yi çekebileceğini düşünmüştüm. Ancak tercihini bu yönde kullanmadı ama maçtan sonra yaptığı açıklamada söylediği gibi elinde hiç "bek orjinli oyuncu" kalmadı, Odoi'yi geçen sezon yaptığı gibi tekrar kanat bekinde kullanabilir. Ama bu Liverpool maçı olur mu? Sanmıyorum, haftasonundaki maça solda M. Alonso, sağda Azpilicueta şeklinde çıkacağını düşünüyorum.

2. Marcos Alonso oyuna girdikten sonraki bölüm:

27. dakikada Marcos Alonso oyuna dahil oldu ama daha sahaya adımını atar atmaz, kornerden Lukaku'nun golü gelince, Chelsea yukarıda anlattığım akışkanlık kaybının etkilerini en azından ilk yarıda çok da hissetmeme şansına kavuştu.

İkinci yarıda maçın en kritik anı ise Hodson-Odoi'nin Brgihton defansını "ikiye bir" yakaladıkları bir anda topu Mount'a çeviremediği pozisyon oldu. Zaten ikinci yarının başından itibaren artan yoğun bir Brighton baskısı vardı. Skoru 2 - 0'a getirip, rahat ve net bir galibiyete gidebilirlerdi ama olmadı.

Brighton, baskıyı arttırmasına rağmen ceza sahası içinden çok net pozisyonlar bulamadı. Ceza sahası dışından gelen iyi şutları da Mendy çok iyi karşıladı. Ancak Chelsea yukarıdaki "Hodson-Odoi - Mount" atağı dışında net diyebileceğimiz neredeyse hiç pozisyon bulamadı. Bulamadığı gibi orta sahayı da kaybetme noktasına geldi, ikinci ve üçüncü topları da hep Brightonlılar toplamaya başladı.

3. N'Golo Kante oyuna girdikten sonraki bölüm.

67. dakikada ise oyuna Kante dahil oldu. İkili pivot şeklinde oynayan Kovacic ve Jorginho'nun yanına sağ iç gibi yerleşti. Ancak pres yapılacağı zaman da ileride ikili kalan Mount ve Lukaku ikilisini üçledi:

Kante - Jorginho - Kovacic

Mount

Lukaku

(Rakip karşılanırken Chelsea)

Jorginho - Kovacic

Kante - Lukaku - Mount

(Rakip defansa pres yapılırken Chelsea)

Bu durumu aşağıdaki fotoğrafta da görebiliriz:


Yani Kante oyuna girdiği dakikadan maçın sonuna kadar orta sahayı ve oyunu domine ederek, hem Brighton baskısını kırdı, hem de ibrenin tekrar Chelsea'ye dönmesini sağladı.

Oyunu tekrar eline alan Chelsea ve Tuchel, 3 puanı biraz zor da olsa almaya çok yakın olduunu düşünürken sahneye Welbeck çıktı ve harika bir kafa golü atarak maçın berabere bitmesini sağladı.

Welbeck'in attığı kafa golünde Chalobah'ın hatasını da göz ardı etmemek gerekiyor. Gelen ortayı izlemese, sadece yükselse, Welbeck bu kadar rahat kafa vuruşu yapmazdı.

Yani Marcos Alonso'nun kullandığı bir kornerde, Lallana'yı itip kakarken gösterdiği özeni ki Lallana hiç ciddiye almadı kendisini, defansta Welbeck'i durdurmak için gösterse Chelsea sahadan galibiyetle ayrılmış olabilirdi.

Böyle durumlarda Thiago Silva'nın sadece karakterinin bile birçok şeyin üstünde olduğunu bir kez daha fark ediyorsunuz.

Keşke devre arasında sakatlanan Christiansen'in yerine o girseydi..

Sonuç:

M. City'nin Brentford deplasmanından galibiyetle dönmesiyle, haftasonı oynanacak Chelsea - Liverpool maçı çok kritik bir hale geldi. Hakkında yorum yapmak da çok zor, ayrıca bu maçtan bir gün önce oynanacak "Arsenal - M. City" maçının sonucu da etkili olacak ama iki takımın da kazanmaktan başka çaresi yok, diyebiliriz şimdilik.

Zor da olsa Chelsea adına kurulabilecek en iyimser tablo şu ki önündeki Liverpool ve M. City maçlarını kayıpsız geçerse, ibre tekrar Tuchel lehine döner, en azından psikolojik olarak..

Yorumlar