Takımlar için "kriz seneleri" bazı genç oyuncuların kendini gösterebilmesi açısından fırsata dönüşür. Bunda hem böylesi sezonlarda daha fazla şans bulabilmeleri hem de taraftarın sevgisini "gerçekten hak eden" birilerine gösterme isteği etkilidir.
Fenerbahçe için 2002 - 2003 sezonu, her ne kadar içinde 6 - 0'lık Galatasaray galibiyeti olsa da, bir kriz senesiydi. Mustafa Denizli gitmiş, sezona Werner Lorant ile başlanmıştı, başta işler yolunda gitse de Alman hoca ile de dikiş tutmayınca, takım camianın çocuğu ve Fenerbahçeliliğinden şüphe edilmeyen Oğuz Çetin'e teslim edilmişti.
Bu sene de buna benzer bir durum var aslında. Sezona Vitor Pereira ile başlandı. Başta işler yolunda gitti, Trabzonspor maçıyla başlayan süreç iyi yönetilemeyince, takım şampiyonluktan koptu, bunun yanında takım içi dinamikler de temelinden sarsıldı. Çözüm de yine takımın başına "camianın çocuğu olan ve Fenerbahçeliliğinden şüphe edilmeyen" birini getirmekte bulundu, bkz. İsmail Kartal.
2002 - 2003 sezonunda Fenerbahçe, bir başarı kazanamasa da, gelecek yıllarda çok daha başarılı olacak olan, Tuncey Şanlı isimli Sakaryaspor'dan transfer edilmiş, genç bir oyuncuyu kazanmıştı.
Bu sezon da görünen o ki Fenerbahçe'nin kazancı sadece Arda Güler olacak..
Çünkü şampiyonluktan zaten haftalar önce kopmuş olan takım, bu ay içerisinde sırayla önce Kayserispor'a evinde yenilerek Türkiye Kupası'na, bu gece Slavia Prag'a yenilerek Uefa Konferans Ligi'ne veda etti..
Bu akşam Fenerbahçe'nin attığı ikinci golde, doğal olarak herkes Arda Güler'in topu getirişine, attığı çalımlara, çektiği şuta odaklanacaktır. Benimse dikkatimi golden sonra Arda'nın topa koşuşu ve takım arkadaşlarına "Hadi, hadi!" deyişi çekti. Maçın bitmesine bir iki dakika kalmıştı halbuki, turu geçmek için Fenerbahçe'nin "2" gol daha bulması gerekiyordu ama bunun için zaman ne yazık ki yoktu.
Ama "ruh" dediğimiz şey tam olarak da budur aslında. Mantık aranmaz, rasyonalite aranmaz, içinde bir tutku vardır ve gerisi çok da önemli değildir, maç bitmediyse 10 saniyede bile iki gol daha atabileceğini düşünebilirsin.. Buna hakkın vardır.
Bu budur.
Aynısı Tuncay Şanlı'da da vardı.
Yıllar önce Old Trafford'da skoru 4 - 2'ye getiren golü attığında tribünlere sus işareti yapması, maçın döneceğine olan inançtan ziyade, rakip taraftara "tutkuma, inancıma ve ruhuma saygı duyacaksın" demenin bir işaretidir.
Bu hareketle yıllarca dalga geçilmesi de bazı şeyleri tam anlamıyla idrak edemememizin bir sonucudur.
Fenerbahçe'nin Arda Güler ruhuna her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Yorumlar
Yorum Gönder