*Bielsa, Borges okur mu?


Jorge Luis Borges, Arjantin'in yetiştirdiği en önemli yazarlardan biri, bana göre en iyisi..

Buenos Aires şehrinden..

Hiç roman yazmadı, şiirler yazdı ama kendini şair olarak tanıtmadı, öyküler yazdı, yüzyıllara "vurdulu kırdılı" hikâyeler anlattı..

Buenos Aires'te her şeyin kılıfına uydurulabileceğine inandı..

55 yaşında görme yetisini tamamen kaybetti.. Kütüphanecilik yaptı.. Sıcak bir yaz günü Alberto Manguel'e Don Kişot okuttu..

Üniversitede hocalık yaptı, profesör oldu, dersini basmaya kalkan solcu öğrencilerin liderine, bu kadar genç kızın önünde yaşlı bir adamdan dayak yemek istemezsin değil mi, dedi..

Binbir Gece Masalları'nı, Alice Harikalar Diyarında'yı, Cervantes'i, Kipling'i, Mark Twain'i, Poe'yu, Wells'i çok sevdi..

İstanbul'a da geldi, Sultanahmet'in önünde fotoğraf çektirdi, berbere gitti..

Karabasanları sonsuz bir yılgı olarak gördü, aynaları ise tiksinç buldu..

Gençken güneşin batışını ve kenar mahalleleri; yaşlanınca sabahları ve dinginliği sevdi..

Popüler olan şeyleri ise hiç sevmedi.

Futbolu da sevmedi.. 

"Futbol popülerdir çünkü aptallık popülerdir.." dedi..

1978 Dünya Kupası'nda, Arjantin'in açılış yapacağı Macaristan maçının olduğu saate ders koydu!

*


..ve Marcelo Bielsa, Arjantin'in yetiştirdiği en önemli teknik direktörlerden birisi, Pep'e göre en iyisi, Pochettino'ya göre de, Simeone ne düşünüyor hatırlamıyorum..

Rosario şehrinden.. 

Dedesi düşünürdü, babası baro başkanı, annesi tarih profesörü.. Kardeşi politikacı oldu..

Marcelo tutkularının peşinden gitti..

Eski model arabasıyla neredeyse tüm Arjantin'i gezdi..

Bir gece uzak bir kasabada 13 yaşındaki Maurizio'yu buldu, ailesinden izin alıp ayaklarına baktı ve "tamam" dedi..

Başka bir gece, yine yollardayken, bir benzinci kendisine, hocam o maç berabere bitmese iyi olurdu, dedi, sonra üç saat yol gitti, sonra dayanamadı, üç saatlik yolu geri gidip benzincinin yakasına yapıştı, ne demek istedin, dedi!

Çocukluğunun takımı Newel's Old Boys'un başına geçti, gençleriyle beraber iki kere şampiyonluğa ulaştı.

Ama bir gün San Lorenzo'ya 6 - 0 kaybetti..

Evini basan taraftarların karşısına el bombasıyla çıkıp, burayı terk etmezseniz pimi çekerim, dedi!

Marsilyalı öğrencilerine, adaletsizliği kabullenin, zehri yutun, bir şey talep etmeyin, sonunda her şey dengelenir, dedi!

Teknik direktör olmak isteyen Pep Guardiola, futbolculuğu bırakır bırakmaz ona gitti ve, kan istiyorum, dedi!

Futbolu çok iyi bildi, robotlarla oynanan bir oyun olsa her şeyi ben kazanırdım, dedi.

Ama insanlarla oynanan bir oyun olduğu için az şey kazanabildi.

*

Bu iki adam hayatımın belirli noktalarında beni çok etkiledi.

Bazen zihnimde ikisini bir araya getiriyorum. Onları beraber güzel bir kafede karşılıklı oturtuyorum. Bielsa'nın ipli gözlüklerini, Borges'in bastonunu, havayı ılıklaştıran ikindi güneşini, akıp giden Arjantin kalabalığını hayal edebiliyorum.

Ve o gün o masada Borges'in Bielsa sayesinde, futbolu sevmemeye devam etse bile hiç olmazsa artık "sezmeye başlayacağına" inanıyorum.

Borges tutkulara değer verir çünkü, delilere de dahilere de oyunlara da kelimelere de..

*

Ne yazık ki böyle bir buluşma asla gerçekleşmeyecek..

Yorumlar