*Odaklanma.

Şampiyonluk meselesi tüm teknik ve taktik detayların yanında büyük oranda "odaklanmaya" dayalı bir meseledir. Bu sebeple Dünya Kupası, Şampiyonlar Ligi ya da Türkiye Kupası gibi organizasyonlarda "sürpriz" kazananlar ya da finalistlere rastlarız ancak hiçbir şampiyonluk tesadüf değildir.

Galatasaray özellikle Dünya Kupası arasından sonra "odaklanma" diye tanımladığım bu eylemi müthiş bir şekilde gerçekleştiriyor, taraftarından, en iyi oyuncusuna, bugün gördüğümüz gibi yedek kalecisine kadar herkes şampiyonluğa kendini inandırmış. Böyle durumlarda var olan "oyun" da oluşan enerjiden payını alarak güçlenmeye başlar, "şans" faktörü hiç olmadığı kadar yanında olur, maç içinde geriye düşmen vs. önemini kaybeder çünkü bir şekilde golü bulup ihtiyacın olan skoru ve puanları alırsın, tüm bunların yanında her hafta alınan galibiyetlerle rakiplerinin sinirlerini bozar, mental üstünlüğü ele alırsın.

Galatasaray'ın haftalardır yaptığı gibi..

Bugün iki takım da birbirlerinden ziyade ilk olarak "iklim" ile bir mücadelenin içine girdiler. Bu sebeple maç bazı anlarda sıkışmaya, çok da zevk vermeyen bir havaya büründü. Saha ağırlaşınca topla oynamak da zorlaştı. Galatasaray özellikle beraberliği sağladıktan sonra topu sürekli Trabzonspor'a bıraktı. Bu akıllıca bir hamleydi, Trabzonspor hem bozuk sahada istediklerini yapamadı, mesela topu rahatlıkla ceza sahasına getiremedi, getirse de son vuruşları yapacak pozisyonları oluşturamadı.

Galatasaray ise sadece pres yaptı, maçı izlerken haftalardır puan kaybetmesini nasıl beklediysem artık nefesleri kesilsin de presi de bıraksınlar diye bekledim ancak olmadı. Bunda en önemli etken Torreira'nın ve Oliveira'nın agresif oyunu..

Lucas Torreira'yı özellikle Arsenal döneminden biliyoruz, transfer gerçekleştiğinde bir rakip takım taraftarı olarak korktuğum ne varsa başımıza geliyor.

Kısacası Galatasaray 112. dakikanın sonuna kadar yüksek bir tempoyla çok iyi bir oyun ortaya koydu. 

Bu sezonki Galatasaray performansından Fenerbahçe camiasının "odaklanma" konusunda alması gereken çok ders var. Tek tek geçmiş sezonlardan örnekler vermeye gerek yok. Her kırılma anında Ali Koç önderliğinde verdiği yüksek reaksiyonları önümüzdeki sezonlarda da sürdürmeye devam ederse şampiyonluk için biraz daha beklemesi gerekecek.

Beşiktaş'ın özellikle Beşiktaş taraftarının alması gereken en önemli ders ise Okan Buruk'a gösterilen sabırda yatıyor. Lig başlamadan teknik direktörünü yemeye kalkarsan kendini Sivas deplasmanında, buz gibi havada "Yönetim istifa!" diye bağırırken bulursun. En azından artık Şenol Güneş faktörü olduğu için önümüzdeki sezonlar da bu sezonki gibi teknik direktör krizi yaşanmayacaktır.

Yorumlar